“Sen Kirlenme Ben Öleyim Akdeniz”

“SEN KİRLENME BEN ÖLEYİM AKDENİZ”

Âşık Muharrem Yazıcıoğlu Üzerine Bir Deneme

Süleyman ÖZEROL

 

11 Temmuz 2007 günü aramızdan ayrılan Yazıcıoğlu’na saygılarımla…

Konya’da katıldığım özel eğitimle ilgili iki haftalık hizmet içi eğitim kursu 16 Ağustos 1991 günü sona erince dört arkadaş Nevşehir’e, oradan da Hacıbektaş’a gittik. Üç gün süren Hacıbektaş Şenliklerinin ilk gecesi sabaha karşı bir çay ocağında oturduk. Burada Adanalı Recep Bilir ve ailesi ile tanıştık. Çay ocağının sahibi Malatya’da Alpaslan İlkokulunda öğretmenlik yapan İbrahim Şahin’in babasıymış. İbrahim yanımıza gelerek arabasında uyuyabileceğimizi söyledi. Saat 07 00 sıralarında İbrahim’in ocağın karşısında duran taksisinde iki saatlik uykudan sonra çevreyi görmek ve etkinlikleri izlemek üzere dolaşmaya başladık. Hacı Bektaş Veli Türbesi, Çeşme, Karadut ve çevresini gezdik. Malatya’dan gelen arabalarla karşılaştık, bu arabalara binerek Beştaşlar yöresine gittik. Beştaşlar’da Dertli Divani ve Remzi Öztürk ile karşılaştım. Her ikisi de Kısaslı ve oradan öğrencim. Ozan Dertli Divani’nin asıl adı Veli Aykut. Remzi’nin dedesi Malatya-Hekimhan’dan gitme. Babası Hasan amca Almanya’da vefat etmiş.

Beştaşlar’dan kavaklığa geçtik. Buradaki kalabalık her yana yayılmıştı, saz söz vardı dört bir yanda. Elinde çantası, omzunda sazı uzunca bıyıklı, kır saçlı yaşlıca birisi yanımıza geldi. Kavaklara yaslanmış yeni demlenen çayımızı içerken de konuşmaya başladık. Bir süre sonra sazını düzenledi ve birkaç deyiş çalıp söyledi. Çantasından çıkardığı “Kaynağımı Kurutma” adlı şiir kitabını yeni bastırdığını, bu tür etkinliklere katıldığını anlattı. Dün akşam çay ocağında karşılaştığımız Adanalılar oradaydı, kitap elimde yanlarına yaklaştım, selamlaştık, akşam tanıştığımızı söylediğimde, “Haaa, sen abimle beni karıştırdın, o şimdi Mevlana’yı ziyaret etmiş, Konya’dan yola çıkmıştır bile. Belki de kamyonuyla Adana’ya ulaşmıştır” dedi. Recep Bilir’in ses tonu hemen fark ediyordu. Biraz daha yavaş ve sakin konuşuyordu. İkiz gibiydiler. Abisi Cabbar Bilir ise daha heyecanlı ve sinirliydi. Son kitabı da onlar aldı. Kitaptan on bir tane satın almış olduk. Çayımızı içerken ellerinde kitaplarla fotoğraflarını çektim. Bir süre sonra âşık yanımızdan ayrılarak başka gruplara doğru uzaklaştı.

Sözünü ettiğim kişi, kendi deyimi ile “Türküleri güzel Arguvan ilçesinde az topraklı bir ailenin çocuğu olarak 1928 yılında dünyaya gelen” Âşık Muharrem Yazıcıoğlu idi. 1997 yılında Malatya’da yeniden karşılaştığımızda kendisini daha yakından tanıma olanağı buldum. Birlikte televizyon programına katıldık, söyleşiler yaptık, kitaplarından armağan etti.

Doğduğu köy Halpuz, yeni adıyla Dolaylı, Arguvan’ın mahallesi konumunda ve özgün Arguvan havalarının merkezi olarak bilinir. Yazıcıoğlu, ilkokulu burada okur, küçük yaşta köy işleriyle uğraşmaya başlar. Gençlik döneminde Pir Sultan ve Âşık Veysel gibi ozanların deyişlerini, bir yandan da yerel türküleri öğrenir.

Bizim penceremiz yele karşıdır

Bülbülün figanı güle karşıdır

Kim bilir ki içerimde neler var

Gülüp oynadığım ele karşıdır

Bu dörtlüğü M. Zeki Tulunay’dan1 dinlediğini söyler. Ve elbette ki daha başka Arguvan türküleri…

Yürü güzel kemendim ol tacım ol

Darılma sevdiğim anam bacım ol

Ben ölürsem salacama sicim ol

Dutma salacamdan ilazım değil

* * *

Evlerinin önü uzun bir yokuş

Kurban olam gelin bu nasıl bakış

Halının üstüne döktüğün nakış

Kurban olam nakış tutan ellere

 

Başka yörelerde olduğu gibi Arguvan ve köylerinde de dedelik-zakirlik yapan Âşık Yusuf ve İmam Dede’den 2 etkilenerek çalıp çağırmaya başladığını söyler. Askerlikten sonra ortaokulu dışarıdan bitirir.

1952’de evlenir.

1953’de “sağlıkçı” olarak devlet memurluğuna başlar. Yedi yıllık sağlıkçılıktan sonra, yedi yıl da mahkeme kâtipliği yapar. Değişik görevleri nedeniyle yurdun çeşitli yerlerinde bulunur.

1965’de şiir yazmaya başlar.

1966’da Almanya’ya gider, orada bulunduğu dokuz yol içerisinde de haksızlıkları dile getiren şiirler yazar, bazılarını sazıyla seslendirir.

1974’de şiirlerini ilk kez Uyandık adıyla kitap olarak bastırır.

1975’de Âşık Ali İzzet Özkan ile birlikte işçilere konser vermek üzere Kültür Bakanlığınca Almanya’ya gönderilir. Almanya izlenimlerini Almanya Notları başlığı altında kitap bütünlüğünde hazırlar.

1976’da yeniden sağlık kurumunda görev alır.

1980’de Göze adlı kitabını bastırır. Üç yıl sonra sağlık sorunları nedeniyle Antalya’ya yerleşir, Çalışmalarını burada sürdürür. Kültür Müdürlüğü çalışanı Musa Seyirci’den ilgi ve destek görür.

1991’de Kaynağımı Kurutma adlı şiir kitabını yayınlar. Aynı yıl yayınlanan Anadolu’mun Meyveleri adlı kitabı Kültür Bakanlığınca il halk kütüphanelerine gönderilir.

Çeşitli yarışmalara, konserlere, panellere, toplantılara katılır; çeşitli derneklere üye olarak birikimini geliştirir. Hacıbektaş, Abdal Musa, Arguvan, Veli Baba törenlerine katılmıştır. Ankara Halk Ozanları Derneği, Pir Sultan Derneği, Hacıbektaş Derneği, Atatürkçü Düşünce Derneği üyesi olduğu derneklerden bazılarıdır. Ankara Hacıbektaş Anadolu Kültür Vakfı’nın kurucu üyelerindendir.

2 Temmuz 1993 günü Sivas’a Pir Sultan Törenlerine gider, ancak yakılamaz! Bu olayla ilgili olarak tepkisini şöyle dile getirir:

“O vahşeti ben de yaşadım. Kaybettiğimiz 37 değerli kişiyi saygıyla anarken, dini kendilerine kılıf ederek insanlığın yüz karası olan bu vahşeti işleyenleri ve olayı haklı göstermeye çalışanları kınıyorum ve lanetliyorum.”

1994’de Kitaplar Ağlıyor ve Birbirinden Kaçar Oldu İnsanlar adlı kitaplarını yayınlar. 15 yapıtı TRT denetiminden geçer ve belgeliklere kaydedilir.

1998’de Sevdalıyım adlı kitabını yayınlar, Yeni Bir dünya Yaratalım adlı çalışmasını da Kültür Bakanlığına sunar.

2001 yılında Kültür Bakanlığının katılarıyla Haykıran Yürek adlı kasetini çıkarır.

“Gerçek Atatürkçülük düşüncesi ile yurdun birliğini, beraberliğini savunarak; haksızlıklara, hırsızlara, vurgunculara, soygunculara, adam yakan gibi sahte dincilere, gerek politik, gerekse dincilik adı altında milleti ve yurdu bölerek insanlığın mutluluğuna zarar verenlere karşı çıkmışımdır” der. Hacıbektaş felsefesi ve Atatürk ilkelerini, insanlık ve doğa sevgisini kaynağı ve sermayesi olarak kabul eder. Alevi-Bektaşi eğitimi ile beslenmiş, Atatürk ilkelerini yürekten benimsemiştir… Hacıbektaş Veli’nin, “Benim dinim insanlık, imanım sevgidir” sözünü ilke olarak alır, insan olmayan kirşinin ne dünyada ne de aradığı ahrette bir dayanağı olamayacağına inanır.

Atatürk sana geldi

İlminden örnekler aldı

Düşmanlar perişan oldu

Kan getirdin bu günlere

 

* * *

Bıraktığın gençlik çoktan yozlaştı

Gençleri kırdıran çoktan uzlaştı

Menfaat uğruna hepsi anlaştı

Stokçu malını satmıyor Atam

 

***

Sahte olup kan dökenler

Boşa kendini yoranlar

Methedip şiir yazanlar

Şimdi bizden Atatürkçü 

***

Girmiş insanın içini

Ne güzel uymuş biçime

Bunda insanın suçu ne

Ben tanrıyı sende buldum

Ecelin soğuk yelini Sivas’ta 2 Temmuz 2003 günü ensesinde duyan Yazıcıoğlu, ozanlık görevini korkmadan yerine getireceğini belirtir.

Ecel dolanır başımda

Bir gece ani döşümde

Yine korkmam bu yaşımda

Beni halime bırakın

Örgütlülüğün önemine ve gereğine inanmıştır. Bunu Malatya’da birlikte katıldığımız televizyon programlarında ve söyleşilerimizde sık sık dile getirmişti.

 

Yurdumu halkımı severim dersen

Erenleri candan severim dersen

Geçmiş ustalara saygı duyarsan

Ozansan örgütlü birleşmeye gel

 

Yazıcıoğlu’na göre ozan; “Şiir yazmasıyla Şair, söylemesi ile Ses Ustası-Bestekâr, yöresinin türkülerini söylemesi ile Mahalli Sanatçı’dır. ‘Halkın öncüsü, gözü, kulağı, sesi olarak halkın yanında yer alır.’Bu yönüyle de Aydın’dır.” Demek ki halk ozanı beş kişilik yükü omuzlamıştır ve de yükü ağırdır.

Musa Seyirci, Yazıcıoğlu’nda iki güçlü şiir damarı olduğunu belirtir. “Bunlardan birincisi şiirlerinin yapısını oluşturan Seyrani damarıdır. Birisi de toplumun aksaklıklarını oluşturan haksızlıklara ve yanlışlıklara karşı olan Pir Sultan damarıdır.”

Yazıcıoğlu, yerel yönüyle Arguvanlı’dır. İnsancıldır, sevgidir, dosttur, Hacı Bektaş’tır, Atatürk’tür… Hacı Bektaş’tan Pir Sultan’a. Seyrani’ye Veysel’e; oradan da Âşık Yusuf ve İmam Dede yoluyla günümüze taşınan aydınlık düşünceyi, yaşam biçimini, bununla birlikte ozanlık geleneğini halkın yanında yer alarak sürdürmektedir.

Doğumunun 75. yılında ozanımıza kolay gelsin derken, her yönüyle temiz ve güzel bir dünya özlemini yansıttığı bir dizesi ile yazımı noktalıyorum;

“Sen kirlenme ben öleyim Akdeniz.”

Bu yazı, 22 Temmuz 1997 günü Malatya Vilayet Aile Çay Bahçesinde Kanber Doğan, Metin Özer, Hüseyin Şahin ve Çetin Bulut’un da bulunduğu bir söyleşi ortamında kaleme alınmış, 9 Haziran 2002 günü Ankara’da Malatyalılar Derneği’nde kendisi ile görüşme sonucu bazı ek bilgilerle 13 Temmuz 2002’de düzenlenmiş, 27 Mayıs 2003 tarihinde ise son biçimi verilmiştir.

————————————————–

1 M. Zeki Tulunay:

2 Âşık Yusuf Başaran (1904-1994) ve İmam Şahin (1917-1966) Hekimhan’ın Ballıkaya (Mezirme) köyünden dede-âşıklardır. Hekimhan-Arguvan, Sivas çevresinde birçok kişinin bağlama öğrenmesinde, zakir/âşıkların yetişmesinde etkili olmuşlardır.

About incedusunceler

SÜLEYMAN ÖZEROL Emekli Öğretmen-Gazeteci 1 Kasım 1953 tarihinde Malatya Hekimhan Ballıkaya (Mezirme) köyünde doğdu. Babası Hasan, annesi Zehra’dır. İlkokulu kendi köyünde okudu. Akçadağ İlköğretmen Okulunu 1972 yılında bitirdi, Urfa ve Malatya’da çeşitli okullarda görev yaptı, 1998’de emekli oldu, aynı yılın Haziran ayında Malatya Yorum Gazetesi yazı işleri müdürlüğünü yürütmeye ve anı, öykü, makale türü haftalık yazılar yazmaya başladı. İlkokul yıllarına dayanan şiir ile ilgisi öğretmen okulunda ve mesleğinin ilk yıllarında yoğunlaşmıştır. Resim yapar, bağlama çalar ve türkü söyler. Malatya’daki bazı radyo ve televizyonlarda programlara katıldı, programlar yaptı. Halk kültürü ve edebiyatı alanında yoğunlaşan uğraşılarını derleme, araştırma ve incelemelerle zenginleştirmeyi sürdürürken panel, konferans ve benzeri etkinliklere katılmaktadır. 1988 yılından itibaren de binlerce sayfayı bulan halk kültürü ile ilgili çalışmaları, makaleleri, ölçülü ve serbest şiirlerinden bazıları çeşitli gazete ve dergilerde, kitaplarda ve Internet sitelerinde yayınlanmaktadır. Çalışmaları kültürel derleme-araştırma ve incelemeleri Arguvan-Hekimhan yöreleri ağırlıklıdır. Malatya kültürüne ve toplumsal yaşamına katkılarından dolayı Malatya Gazeteciler Derneği (MAGDER) tarafından ödüllendirilen 14 kişiden biridir. (14 Mart 2004). Folklor Araştırmaları Kurumu tarafın-dan 2005 yılında Türk Folkloruna Hizmet Ödülü’ne layık görülmüştür (24 Aralık 2005-Ankara). Tamam Hanım ile evli olup Ozan (1975) Gül (1977) ve Yazar (1983) adlarında biri kız üç çocuk babasıdır. Derleme, araştırma, program çalışmalarını, Malatya Yorum gazetesi ve Arguvan Yolu dergisi yazı işleri müdürlüğünü sürdürmekte, 2001 yılından buyana kışları Ankara’da, yazları Malatya’da (Ballıkaya) oturmaktadır. Hakkında, Sultan Kılıç tarafından “Tek Kişilik Ordu” adlı ince-leme yazısı Arguvan Yolu dergisinde; Alpaslan Karabağ tarafından ozanlık geleneği ile ilgili yapılan çalışma "Sazın ve Sözün Sultanla-rı/Yaşayan Halk Şairleri-X" (Fatma Ahsen Turan-Ayşe Oğuzhan Börekçi) adlı kitapta yer aldı. Türkiye Edebiyatçılar ve Kültür Adamları Ansiklopedisi, Geçmişten Günümüze Malatyalı Şairler, Hekimhan Şairleri gibi çeşitli kaynaklarda yaşamöyküsü ve çalışmalarından söz edilmiştir. Yayınlanmış Kitapları 1. Televizyonu Nasıl Buldum: Anı-Öykü, Malatya 1999 2. Arguvan Türküleri-Halkbilimsel Bir Araştırma Denemesi: Hüseyin Şahin ile birlikte-Derleme-İnceleme, İstanbul 2004 3. Dirençli Eğitimci Örgütçü Araştırmacı Hasan Nedim Şahhüseyinoğlu: H. Nedim Şahhüseyinoğlu’nun Yaşamöyküsü, Ankara 2009 4. Babamın Şiirleri: Hasan Özerol’un Şiirleri, Malatya 2009 5. Vayloğ Dede/Yaşamı ve Hakkındaki Anlatımlardan Bazıları: Ankara 2012 6. Hekimhanlı Ozan Kul Emici/Yaşamı Sanatı Şiirleri: Malatya 2013 7. Bir Deli Rüzgâr/Şemsi Belli İle İlgili Yazılar: Ankara 2015 8. Ah İle Âmânı Dağlara Saldık: Şiirler, Ankara 2015 9. Ters Site/Kalbi Sağda Atanlar: Sage Yayınları, Ankara 2016 10. Zülfukar Sezen/Yarım Yüzyılı Aşan Sanatından: Ankara 2016 10. Ters Site/Kalbi Sağda Atanlar: Ankara 2015 11. Zülfukar Sezen/Yarım Yüzyılı Aşan Sanatından: Ankara 2016 12. Babamın Askerlik Günlükleri: Ankara 2016 13. Gelmedin Leylim: Ankara 2017 14. Başkavak Köyü Derlemeleri-Araştırmaları 15. Başalanlı Fedakar Ana Sultan Yılmaz: Ankara 2017 16. Köy Enstitülü Emekli Öğretmen Mehmet Öztürk: Anlara 2017 Kitap Bütünlüğündeki Çalışmalarından Bazıları Bir Gün Uyandığında (Şiir), Yenilenen Köy Ballıkaya (Köy İnce-lemesi), Anıya Benzer (Anı-Deneme Notları), Âşık Yoksuli (Yaşamı-Sanatı), Merhaba Gülü (Metin Özer İle İlgili Yazılar), Ballıkaya Köyü ve Çevresinden Âşıklar-Şairler (Derleme), Hekimhan Müzik Kültürü, (İnceleme), Kömürhan Köprüsü Nereye Bakar? (Kültürel Yazılar), Radyo Fon Programlarım, Halk Ozanları Kültür Derneği Tarihçe Çalışması, Başkavak Köyü Derlemeleri, Gürgür Dede, Ballıkayalı Öğretmenler, Babamın Yazdıkları (Haan Özerol’un Anıları)…
Bu yazı İÇERİKLER içinde yayınlandı. Kalıcı bağlantıyı yer imlerinize ekleyin.

Yorum bırakın